Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Gezi kalkışması sebebiyle Türk Ceza Kanununun 312’nci maddesi uyarınca, ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan verilen kesinleşmiş mahkumiyet hükmü sonrasında, bu hükümle ilgili olarak verilen Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları üzerinden yapılan değerlendirmelerde ‘Meclise yönelik darbe yapıldığı’ şeklinde açıklamalarda bulunmak son derece yanlış ve sorumsuzca bir harekettir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Mahkeme kararlarını bahane ederek sokak hareketleri çağrısında bulunmanın kimseye bir yararı yoktur. Hukuk devletinde sorunlar sokakta değil, yine hukuk içinde öngörülen mekanizmalarla çözülür” ifadelerini kullandı.
Mehmet Uçum: Anayasa’nın 14. maddesinin belirsiz olduğunu ileri sürmek AYM’nin görevi değil
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararına uymayıp yüksek mahkemenin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla ilgili bir açıklama yaptı. Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Anayasa’nın 14. maddesini hatırlatan Uçum, “Anayasa Mahkemesi mahkumiyeti olan milletvekillerinin dokunulmazlığına ilişkin verdiği kararlarda ısrarla Anayasa’yı tanımıyor. Anayasa’nın 14. maddesini yok sayıyor. Oysa dokunulmazlığa ilişkin 83. madde 14. maddedeki durumları hariç tutar. Anayasanın bu amir hükmüne rağmen AYM, Anayasaya aykırı kararlar vermeye devam ediyor. Anayasanın 14. maddesinin belirsiz olduğunu ileri sürmek AYM’nin görevi değildir. 14. maddeye belirlilik kazandıran Ceza Kanunları ve Ceza Yargısı Kararlarıdır. AYM Anayasanın açık hükmünün yanı sıra Ceza Kanunlarını ve Yargı Kararlarını da göz ardı ediyor. Ne yazık ki AYM’nin bu konuda verdiği kararlar tam bir yargısal aktivizm örneğidir” ifadelerini kullandı.
Bu çerçevede Yargıtay’ın kararının doğru ileri süren Uçum, “Yargıtay’ın AYM ihlal kararına uymama kararı gerekçeleriyle doğrudur. Tepki gösterenlerin Yargıtay kararını okuyup okumadıkları da ayrı bir sorundur. Suç duyurusu meselesi ise Milli Yargıya karşı saldırıların çok büyük bir birikim oluşturması sebebiyle reaksiyoner bir tavırdır. Bir anlamda kral çıplak demektir. Yönteminin bu olup olmadığı ayrıca tartışılır ama cesareti tartışılmaz. Yargıtay’ın kararı ayrıca turnusoldur, kim Milli Yargıdan yana kim değil belli olur. Türkiye, Milli Yargısını batıcı ve neo liberal yargı anlayışlarına karşı sonuna kadar savunacaktır, kimsenin bundan şüphesi olmasın” dedi.